28 Temmuz 2011 Perşembe

beynimizi hep aç bırakıp bi şeyler ögrenmeye zorunlu kılıyoruz.
melek olsak peri olsak her şey bildigimiz kadar olurdu.allah ta oyun oynamayı seviyor olmalı ki bize hep ileri gitmemizi saglayacak bi şey vermiş.
yoksa o da bilmemiz gerektigi kadarını öğretip yollardı.belki o zaman hiç sorun çıkmazdı.
elini ateşle tanıştıran çocuga cızz demek gerekmezdi.duyularımızı bile hatalarmızla kavramamız gerekmezdi.sanırım o durumda çok gereksiz yaratıklar olurduk.sorunsuz,hissiz,çok bilmiş yaratıklar!
hiç çekilmezmiş.hata yapmadan neyi ögrendin hayatında?her konu hatanla kavranır.çünkü insanız.
çok düşündüm bunu.belki dünyanın dönüşü bile hatayla başlamıştır..
çocukken çok görülmeyen hatalar büyüdükçe batmaya başlıyor.önce yapana sonra dalga dalga büyüyor bu batış hissi..
galiba büyüklerin kabullenemedigi şey bu.
insanız lan!ve bu oyunun kurallarını da hata yapmadan ögrenemeyiz.bundan korkmuyorum lakin;hayatla oyun oynamak-ve o hayat aslında hayatın oluyor-çok ürkütücü.
kabullenme faslındayım.
bedenim,ruhum,kadınlarım,ailem,aşklarım,arkadaşlarım,düşüncelerim hepinizi ezberledim.aklıma yer ettirdim.
olacaklar,olanlar,bitenler, gelenler,gidenler..hepinizi hatam olarak kaydediyorum.
teraziyi yirmikusur yaşımda dengelemeye çalışıyorum.
dünya düzeni ile ciddi sorunlarım vardı..
sanırım ergendim o zamanlar..
şimdi yansa umrum olmaz...
sanırım olgunlaştım bu zamanlar..
değiştirme boşver.
sen yalnızca sev beni sevgili
anlama içini boşver.
hangimiz anlayarak doya doya sevebiliriz ki..
ergenler hiç beceremez böyle sevgiyi.